Gelişmiş Arama
Ziyaret
12174
Güncellenme Tarihi: 2009/04/18
Soru Özeti
Hz. Mehdi (a.s.)’nin varlığı ve zuhuru nasıl ispatlanabilir?
Soru
Kuran- ı Kerim sayesinde, Hz. Mehdi (a.s.)’nin varlığı ve zuhuru nasıl ispatlanabilir?
Kısa Cevap

Genel olarak Kuran-ı Kerim ayrıntılarına inmeden konuları ele alır ve bu konuların açıklamasını sünnet üstlenir.

Bu noktayı göz önünde bulundurduğumuzda Hz. Mehdi (a.s.)’nin varlığını ve zuhurunu Kuran- ı Kerim’deki iki kısım ayetten istifade edebiliriz:

1) İlahî bir hüccetin (masum bir önderin) varlığının gerekliliğini açıklayan ayetler. Örneğin Allah-u Teala’nın Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’e hitap ederek buyurduğu şu ayet: “Sen ancak bir uyarıcısın ve her toplumun bir rehberi ve hidayetçisi vardır.” Bu ayet, bütün beşeri toplumlarda ilahî önderlerin varlığını ve sürekli olmaları gerektiğini genel olarak açıklamakta ve vurgulamaktadır.

2) Mümin ama zayıf düşürülmüş kimselerin yeryüzünde hâkim olacaklarını müjde veren ayetler. Örneğin Kuran- ı Kerim şöyle buyurur: “Andolsun ki, Tevrat'tan sonra Zebur'da da yazmıştık ki: «Muhakkak yeryüzüne benim iyi kullarım varis olacaktır.»” Kuran- ı Kerim’in diğer ayetlerinde bu vaadi tekrarlamıştır yani Allah-u Teala, salih kulların yönetimi ele alacaklarını ve yeryüzünde emniyeti ve dini yayacaklarını söz vermiştir.

Rivayetler bu ayetleri Hz. Mehdi (a.s.)’nin varlığı ve zuhuruna dair tefsir etmişlerdir.

Ayrıntılı Cevap

Geldiğinde dünyayı adaletle dolduracak olan bir kurtarıcı hakkında, bütün dinler ve mezheplerin görüş birliği olmasının yanı sıra bu kurtarıcının kim olduğu ve özellikleri üzerinde ihtilaf vardır. Şia, bu kurtarıcının İmam Hasan Askeri’nin oğlu olduğuna, şimdi hayatta bulunduğuna ve gaybet dönemini yaşadığına inanmaktadır.[1]

Kuran- ı Kerim fıtrata ve akla uygun gerçeklere dayalı olduğu için, bütün ilmî ve dinî konular hakkında en iyi kaynaktır. Elbette Kuran- ı Kerim çoğunlukla konuları genel olarak açıklamaktadır ve bu konuların ayrıntılı açıklamaları için de Kuran’ın hakikatlerine âlim olan “İlimde derinleşmiş olanlar”[2] ayetine mazhar masum İmamlar (a.s.)’a başvurulmalıdır. Diğer bir tabirle, Kuran ayetlerinin ne demek istediğini açıklama görevi ilahî hüccetlere verilmiştir.[3]

Bu sorunun cevabında sadece, konuyla ilgili bazı ayetlere değineceğiz ve bazen de ayetleri daha iyi anlamak için masumlar İmamlar (a.s)’ın rivayetlerinden istifade edeceğiz. Hz. Mehdi (a.s.)’nin varlığı ve onun zuhuru Kuran- ı Kerim’deki iki kısım ayetten istifade edilebilir:

1) Yeryüzünde ilahî bir hüccetin varlığının gerekli olduğunu açıklayan ayetler:

Kuran-ı Kerim açısından, insanlık tarihi boyunca yeryüzü hiçbir zaman ilahî bir hüccetten yoksun olmamıştır. Allah-u Teala, her ümmeti hidayete erdirmek ve kemale ulaştırmak için uygun bir masum kişiyi görevlendirmiştir. Allah-u Teala bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Sen ancak bir uyarıcısın ve her toplumun bir rehberi hadisi vardır.”[4]

Buna göre Allah-u Teala tarafından seçilmiş bir hidayet edicinin bütün insanlık toplumlarında olması gerekmektedir. İmam Sadık (a.s) bu ayetin tefsirinde şöyle buyurmaktadır:

“İnsanları, Allah Resûlü’nün getirdiği şeylere (İslam dinine) hidayet etmesi için her zaman bizim soyumuzdan birisi yeryüzünde bulunmaktadır.”[5]

Bu ayet ve rivayetten genel olarak, her zamanda hidayet edici olarak ilahî bir hüccetin olması gerektiği çok iyi anlaşılmaktadır.

Her zamanda ilahî bir hüccetin olmasının gerekliği üzerine bir diğer delil de, Kuran-ı Kerim’in bir açıklayıcı ve müfessire ihtiyacı olması ve masum imamdan başka hiç kimsenin Kuran-ı Kerim’in muhkem ve müteşabih ayetlerinin bütün özelliklerine ve manalarına vakıf olmamasıdır. Sonuç olarak, aklın kesin hükmüne göre Peygamber (s.a.a)’den sonra masum bir imamın olması gereklidir.[6]

İmam Rıza (a.s) masum bir imamın olmasının gerekliliği hususunda şöyle buyurmaktadır: “Eğer bir göz açıp kapayıncaya kadar dahi yeryüzünde ilahî bir hüccet olmazsa, yeryüzü kendi ehlini yutar.”[7]

Masum imamlar (a.s), varlık âleminin emniyeti, huzuru ve ilahî feyzin vasıtasıdırlar ve Allah-u Teala’nın nimet ve bereketleri onların vesilesiyle insanlara verilmektedir; eğer bir an dahi onlar olmazsa, yeryüzü ehlini yutar.[8]

Ama bu dönemde bu masum imamın kim olduğu hususu peygamber’in hadisleri sayesinde açıklık kazanır. Mütevatir olan hadisler bu şahsın İmam Hasan Askeri (a.s)’nin oğlu olduğunu açıklamaktadır.[9]

 

2) Salih ve mümin kulların yeryüzünde yönetimin başına geçeceklerini müjdeleyen ayetler:

Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru, Kuran-ı Kerim’in birçok ayeti ışığında ispatlanabilir. Bu ayetlerin hepsi salih ve zayıflatılmış kulların, kendi haklarını alacaklarını ve güç kazanarak yeryüzünde adalete dayalı tek bir hükümet kuracaklarını ve İslam dininin bütün dinlere ve ekollere üstün geleceğini müjdelemektedir. Kuran-ı Kerim, bu müjdenin diğer bazı ilahî kitaplarda da geçtiğini açıklamaktadır:

“Andolsun ki, Tevrat'tan sonra Zebur'da da yazmıştık ki: « Muhakkak yeryüzüne benim iyi kullarım varis olacaktır.»[10]

Kuran-ı Kerim, diğer taraftan bu müjdeyi Allah-u Teala’nın iradesine isnat etmektedir: “Ve bizse yeryüzünde zayıf bir hâle getirilmesi istenenlere lûtfetmeyi ve onları, halka rehber kılmayı ve yeryüzüne, onları mîras bırakmayı dilemekteyiz.”[11] Birçok rivayetlerin açıklaması üzerine bu ayetler Hz. Mehdi’nin zuhuruna bir müjdelemedir. Bu ayetlerden bazılarının belli bir konu hakkında nazil olduğu gerçeği onun diğer örneklere uyarlanamayacağı anlamına gelmediği de açık bir konudur.

Bir başka ayette ise Allah-u Teala, salih ve mümin kulların hükümetlerini “ilahî vaat” olarak insanlara açıklayarak onların eliyle gerçekleşecek emniyet ve huzuru müjdelemektedir: “Allah, sizlerden iman edip iyi davranışlarda bulunanlara, kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kıldığı gibi onları da yeryüzüne sahip ve hakim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini (İslâm'ı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve (geçirdikleri) korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağını vaat etti. Onlar hakkımda hiç bir şeyi şerik koşmayarak hep bana ibadet edeceklerdir.”[12]

 

Masum İmamlar (a.s)’dan gelen rivayetler bu ayeti, Hz. Mehdi (a.s.) ve onun yaranlarına yorumlamaktadır.[13]

Özet:

Yukarıda zikredilen ayet ve rivayetlerin genelinden, Allah-u Teala’nın hikmet ve lütfü gereği insanlık tarihi boyunca sürekli ilahî rehberlerin insanları hidayete erdirmek için görevli oldukları ve Allah-u Teala’nın onların varlıklarının bereketini yeryüzünde sürekli kıldığı anlaşılmaktadır. Hz. Mehdi (a.s.) bu zamanda, dünyadaki insanların rehberlik görevini üstlenmektedir ve gelecekte zuhur edecektir.[14]



[1] Bu kitabın 7. sorusu, İmam Mehdi (Allah onun zuhurunu çabuklaştırsın) ve dinlerin vaat ettiği kimse.

[2]وَالرَّاسِخُونَ فِی الْعِلْمِ” (Âli İmran Sûresi, 7. ayet)

[3] Sakaleyn Hadisi, Müstedrek-i Hâkim, c:3, s: 148, Dar-ul Ma’rife yayın evi, Beyrut.

[4]إِنَّمَا أَنتَ مُنذِرٌ وَلِکُلِّ قَوْمٍ هَادٍ” (Ra’d Sûresi, 7. ayet) 

[5] Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, c: 23, s: 5.

[6] Banuy-i İsfahanî, Seyyide Nusret Emin, Mehzenu’l-İrfan Der Tefsir-i Kuran, c: 3, s: 39, Nahl Sûresinin 44. ayetinin açıklamasında.

[7] Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, c: 23, s: 29, bu konuda başka hadisler de zikredilen kaynakta yer almaktadır.

[8] Bihar’ul Envarda ilahî bir rehberin sürekli olması gerektiği başlığıyla geçmektedir; Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, c: 23, s: 56.

[9] Safi, Lütfullah, Müntehabu’l-Eser; Taberisi Nuri, Mirza Hüseyin, En-Necmu’s-Sagıb; Allame Meclisi, Biharu’l-Envar  

[10]وَلَقَدْ کَتَبْنَا فِی الزَّبُورِ مِن بَعْدِ الذِّکْرِ أَنَّ الْأَرْضَ یَرِثُهَا عِبَادِیَ الصَّالِحُونَ” (Enbiya Sûresi, 105. ayet)

[11]وَنُرِیدُ أَن نَّمُنَّ عَلَى الَّذِینَ اسْتُضْعِفُوا فِی الْأَرْضِ وَنَجْعَلَهُمْ أَئِمَّةً وَنَجْعَلَهُمُ الْوَارِثِینَ” (Kasas Sûresi, 5. ayet)   

[12]وَعَدَ اللَّهُ الَّذِینَ آمَنُوا مِنکُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَیَسْتَخْلِفَنَّهُم فِی الْأَرْضِ کَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِینَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَیُمَکِّنَنَّ لَهُمْ دِینَهُمُ الَّذِی ارْتَضَى لَهُمْ وَلَیُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا یَعْبُدُونَنِی لَا یُشْرِکُونَ بِی شَیْئًا” (Nur Sûresi, 55. ayet) 

[13] Ferzî, Muhammed Ali, Ümid-i Sebz, s: 34.

[14] Daha fazla bilgi edinmek için şu kaynağa başvurabilirsiniz: Rızvanî, Ali Asker, Mev’ud Şenasi ve Pasuh Be Şübehat (Vaat Edilen Mehdinin Tanınması ve Şüphelere Cevap), s: 287–298.  

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar